24 Haziran 2013 Pazartesi

Nedir şu ÇEKİM YASASI dedikleri...(Bölüm 2)

“Bir hardal tohumu kadar imanınız olsa,  şu karşıdaki dağa “kalk, git!” deseniz, o dağ kalkar gider”
Hz.İsa
Aynı isimle yayımladığım bir önceki yazımın devamıdır. “Secret” veya “çekim yasası” dendi durdu ve formül hep basite indirgendi. Aslında bana gore formül hem kolay hem de zor. Kolay olsa zaten herkes “kelin merhemi olsa başına surer” misali yapardı. Ama zor olsa da kimse yapamazdı. İşin püf noktası ne yapacağını bilmekte ve sürekli iradeyle uygulamakta.

Bu güzel bilgilerin insanoğlunun gelişen teknolojik imkanlarına paralel olarak büyüyen ve tekrar çiçek açan zihinsel ve ruhsal dünyasına yaptığı katkılar kesinlikle inanılmazdır. Zira insanoğlu geldiği kaynağın potansiyelini her be an kendi içinde kinetiğe dönüştürme imkanına sahip bir varlıktır. Ancak çekim yasası ile verilen reçetede bana göre bazı eksiklikler vardır.  Dilimin ve bilinç seviyemin elverdiği ölçüde anlatmaya çalışayım...

·         ZİHİNSELLİK - Hayattaki her şey zihinseldir. 5 duyu ile algıladığımız bu 3 boyutlu evren bir şizofren için apayrı algılanan ve yorumlanan bir dünyadır. Kim bilebilir ki Matrix filmindeki gibi zihnimizin oyununa kurban gittiğimiz bir dünyada yaşamıyoruz?  Zihin maddesel dünyayı algılama biçimimizi belirler. Her şey bir enerjidir ve madde de enerjinin E=mc2 formülünde verildiği gibi daha az süptil bir formudur. Bu yüzden düşüncelerimiz maddeye etki eder. İsteklerimiz madde üstünde bir enerjik etki bırakır. Etki tepki yasası süptil boyutlarda da işlev görür.
·         İSTEK - Kişinin öncelikle ne istediğini bilmesi temel şarttır. Yönünü bilmeyen yolunu bulamaz, sonuca ise hiç ulaşamaz.  Tarihteki kötü ama etkili liderler bile ne yapmak istediklerini bilerek hareket etmişlerdir.
·         NETLİK – İstek net olmalıdır. “O mu, bu mu?” gibi bir muğlaklık ve kesin olmama durumu sizin odaklanma becerinizi azaltır. İsteklerin gerçekleşme süreci bilinç altı tarafından yönetilir ve odaklanmanız bilinç altınıza ne istediğinizi söyler. Net ve kesin olmama durumu süreci başından yaralar. 
·         HAK EDİŞ – Eğer bir şeyi istiyorsanız, onu yapabilme potansiyeline sahip olduğunuz içindir. Bu dünyadaki yaşam amacınız doğrultusunda olduğu içindir. Hayat sınavında onu yapabilecek olduğunuz içindir.
·         BOLLUK BİLİNCİ – Genelde insanlar olaylara olumsuz yönden bakar ve “neden sadece bana gelsin ki?” der. Bu kıtlık bilinci ile düşünmektir ve evrende her şeyin az ve kıt olduğunu ve bunun da sadece az bir zümreye şans eseri verildiğini düşünmektir. Aslında evrende her şey boldur. Hiç bir şey yoktan var olmaz ama dönüşür. Modern fiziğin temel parçacık arayışı ile M Kuramı’nda bahsedilen süre sicim adlı titreşimler her şeye dönüşebilir, yeter ki nasıl yapacağınızı bilin.  Evrendeki sonsuz döngüler içinde her şey başlar ve biter. Her bitiş yeniye bir başlangıçtır ve bu da “DÖNÜŞÜM”dür. Yani evrende her şeye yetecek malzeme vardır, ama sadece sizin istediğiniz an size gelmek için hazır değildir.
·         NİYET - Buradaki istek doğal olarak bir egoyla veya hayvansal bir dürtüyle sahip olmanın kaba ve düşük seviyeli hırsı değil, bir çocuğun hayallerine ulaşmak için dua etmesi gibi saf ve temiz olması şeklinde olursa en güzelidir. Hint Felsefesi’ndeki “karma yoga”da bahsedildiği gibi sonuçlarının meyvelerinden faydalanmak için değil, sadece doğru olanı yapmak için duyulan istektir. Kötü niyetli istekler de cevap bulur ama uzun vadede yıkım getirir.
·         İMAN - Diğer şart ise istediğin şeyi ne kadar çok hayata geçirmek istediğindir. Bir çok insan hayatta her şeyi ister durur. Daha iyi bir araba, daha çok para, daha iyi bir konum vs vs. Bu liste uzar da gider. Ancak kilit nokta istediğiniz şeyi ne kadar çok istediğinizdir. Ne kadar kalpten istediğinizdir. Normal bir istek ile kalpten gelen istek arasında dağlar kadar fark vardır. İsa kendisinin mucizelerine gözleriyle görmelerine rağmen inanamayan Havarilerine “bir hardal tohumu kadar imanınız olsa,  şu karşıdaki dağa “kalk, git!” deseniz, o dağ kalkar gider” demiştir. Mucizeler inananlarındır.
·         ÇABA-  İstemek ve kalpten istemek önemli. Ama sadece istemek ama hiçbir şey yapmamak hiçbir sonuç vermez. Potansiyelin kinetiğe dönüşmesi için bir çaba, bir eylem gerekir. Evrendeki her şey bir denge içindedir, ta ki o denge yeni bir denge kurulması için bozulana dek. Bozulan denge zıt kutupların ortak noktayı bulmaları ile yeni bir denge haline girer. Bu denge geçici bir dengedir ve mutlak denge (Dharma)  değildir.  Kimse oturduğu yerden çabasız bir şeye sahip olamaz.
·         SÜREKLİ ÇABA – Biraz çaba gösterip sonra “off ya, olmadı” diyerek küsmek ve çabaya devam etmemek olmaz. Süreklilik önemlidir. Kutupsallık yasası gereği evrendeki her şey zıtlıklar arasında salınır durur. Zıtlıklar var olmadan zaten hiç bir şey var olamaz. Çaba ilerlemek için olmazsa olmazdır. Tekamül zıtlıklar arasında salınmak ile olur. Zıtlıklar olmasa tekamül olmazdı, evren olmazdı. Amaç zıtlıklar arasında salınarak kişinin denge noktasını öğrenmesi ve her 2 tarafı da bilerek bilinçli kararlar vermesidir. Sürekli çaba ile kişi ne zaman ilerlemesi, ne zaman geri çekilmesi gerektiğini öğrenir ve koşullara uyum sağlama becerisi geliştirir. Koşullara uyum ile çabasının sürekliliğini sağlar. Yani işlerin kötü gitmesi halinde bile duruma uyum sağlayarak çabasını uzun vadeli planları ışığında sürdürür. Sanmayalım ki, geçmişin efsanevi kahramanları ve büyük devlet adamları hiçbir zorluk olmadan öylece o büyük başarılara imza attılar. Onlar gelen zorluklar karşısında yılmadan mevcut koşullara uyum sağladılar ve şartları fırsata çevirdiler. En önemli güçleri çelikten İRADEleriydi.
·         İRADE – Sürekli çaba gösterilse bile inişli çıkışlı olduğu anda şüphe var demektir. Çelikten ve sarsılmaz bir irade çabanın sürekliliğini sağlar. Oku tahtada 12’den vurmak ve her seferinde 12’den vurmak ayrı şeylerdir. 2ncisi uzun ve iradeli bir çalışma ister. Bu tür bir mükemmelliğe ulaşmak için 10.000 saat çalışılması gerektiği söylenir.
·         ZAMAN - İstedik, hem de kalpten istedik ve bu istek için çabalamaya başladık. Bu da yetmez. Evrende her şey tekamül için vardır ve her şey tekamül eder. Yaşanan her şey kişinin tekamülü içindir. Herkes kendi eksiklikleri ile sınanır. Her şey bir hak ediştir, bir çekimdir. İstek ve netlik olsa bile istediğin şey  gelmesi gereken zamanda ve yerde gelecektir. Sen ne zaman hazırsan evren sana bunu sunar. Bu Gebelik Yasasıdır, Kuluçka Yasası.  Her şeyin bir zamanı vardır. Bir şeyin gelişmesi için bir bebeğin emeklemesi, yürümesi ve koşması misali zaman ve çaba gereklidir. Aksini beklemek saflık olur. Tabii bu arada mucizelere de yapabilenler için yer vardır.
·         KISMET – Her istenen şey ille de olacak diye bir şey yok. Takdir ilahidir ve her şey bir hak ediştir. Yani bir nevi kısmettir. Siz sadece gerekli olanı, doğru olanı yapın, elinizden geleni yapın. Gerisi etki alanınızın dışındadır ve Allah’a kalmıştır.
·         HAZIR OLMAK – İstemek kolaydır ama “Makyavel’in dediği gibi talih sizi bulduğunda ona uzanıp alabilecek erdeme sahip olmalısınız. Bu hazır olmaktır. Bir çok insan çevresine sevgi vermeyi bilir ama birisi onu o denli sevince bu sefer sevgiyi almayı bilemez. Türk kültüründe bu bariz olarak gözükür. Tolerans, tevazu, minnet ile yetişen bizler, iş sevgi vermeye gelince kasılır kalırız. Ama her şey çift yönlüdür ve vermek kadar almak da vardır.
·         ANI YAŞAMAK ve FIRSATA ÇEVİRMEK – İstediğinize şeye ulaşmak için bir çok fırsat ayağınıza gelecektir. Ya da ona ulaşmak için bazı ara kapılar size görünecektir. Bunları görmek ve gelen fırsatı değerlendirmek için gözünüz açık olmalı ve anı yaşamalısınız.
·         MİNNET – Hayatınıza hayallerini çekmek bir lütuftur. Bunu çeken siz değilsinizdir, zira geçici ve sonlu olan kalıcı bir mutluluk elde edemez, bir şeye sahip olamaz. İsteğinizi hayatınıza çekmenize izin verilmiştir sadece. Her şey Tanrı’nın isteği ile olur. Hayatın iniş çıkışları içinde geçici bir an sahip olmanıza izin verilen şey için önce teşekkür sonra minnet etmek gerekir. Hatta istediğinizi hayatınıza çekemediyseniz bile “Teşekkür ederim” demek gerekir.  Sahip olduğunuz şey sadece bir an sizin içindir ve geçicidir. Bu yüzden minnet etmeli.
·         SÜREKLİ ÖĞRENMEK – Öğrenme olmaksızın ilerlemek tek yöne bilet almak gibidir. İnsan çabalar ve öğrenir. Doğru veya yanlış yoktur. Hata yada doğru da yoktur. Sadece deneyim vardır.  Öğrenen insan ise yeniden denemek için ilham alır ve neyi nasıl farklı yağacağını öğrenir.
·         PAYLAŞMAK – Güzellikler sadece tek bir insan için değil, herkes içindir. Herkes elindekini paylaşırsa hayat güzeldir. “Gül veren elde kokusu kalır” diye bir söz vardır. Elinizdekini verin ki, hayat da size geri versin. Ama tabii ki almak için vermeyin. Alabilmek için küfenizi boşaltın, paylaşın.
·         TEKAMÜL – Tekamül etmek zihinseldir ve kişinin bilinç seviyesini artmasıyla olur. Gelişen bilinç de kişinin titreşim seviyesini etkiler. Hayatta her şey modern fizikteki M Kuramı’nın da artık söylemeye başladığı gibi en temel evrensel parçacık olan titreşimdir. Tekamül seviyesi arttıkça titreşiminiz de artar ve hayatınıza daha çok iyilik, güzellik çekersiniz.

Bilmekte yapmaya geçmek en zoru. Sen yapıyor musun bunları dersen, cevabım “her gün daha fazla çabalıyorum” olur. Çabaladıkça da öğreniyorum. Ne yaptığımın cevabını çevremdekiler ve Allah verebilir.
“Ne ekersen onu biçersin” demiş atalarımız. Zira “düşüncelerimizden bile sorumluyuz”. “Güneş altında söylenmemiş söz yoktur”. O yüzden sadece iyilik, mutluluk, huzur, barış ve sevgi ekelim.
Sevgiler,
Kenan

1 yorum:

  1. ÇEKİM YASASI VE CHARMLARIN ENERJİSİ

    Charm, çekicilik, cazibe, tılsım, sihir anlamını taşıyan bir kelimedir.

    Bileklik, kolye, küpe vb aksesuarlara monte edilen,

    mana veya anlam ifade eden semboller yada varlıkların

    küçültülerek takı haline getirilmesidir.

    Avrupa da 2000 li yıllardan itibaren, özellikle çekim yasası

    ve kuantum fiziği ortaya çıktıktan sonra

    başlayan farkındalıklar, kişiselleşme, öze dönüş akımı,

    büyük takı markalarını arayışa itmiş ve charm üretimini başlatmıştır.

    Thomas sabo gibi dünya çapındaki markalar,

    pandora gibi her saniyede bir ürün satan devlerin

    bu hale gelmelerindeki en büyük pay charm üretimi

    ve kadınların buna olan büyük ilgisidir.

    Sawarovski, tifany, chamila vb bütün markalar

    kadınların gittikçe artan talepleri karşısında

    devamlı yeni ürünler çıkararak pazardaki paylarını arttırmaya çalışmışlardır.

    Avrupadan sonra rusya, ukrayna vb bir çok ülke kadınları da bu takıyı keşfetmiş

    ve özellikle bileklik lere karşı büyük bir talep başlamıştır.

    Charm takı olarak muhteşem olmasının yanında, kadınların kendini,

    duygularını, isteklerini, farklılıklarını, kendi hikayelerini anlatma da

    kulladıkları bir alfabe olmuştur.

    Kelimeler gibi bir araya getirilen charmlar,

    sanki paragraflarıi kitaparı oluşturmuştur.

    Ayrıca semboller toplumsal olarak belli bir anlam taşıdıklarından dolayı,

    taşıyan da ve gören de o anlamı düşündürmüş olması sebebiyle

    enerjilerini arttırarak yayarlar ve çekim yasası sebebiylede

    aynı enerjiyi çekerek büyütürler.

    İşte bu sebepten dolayı charmlar aynı zamanda manevi anlam taşıyan,

    enerji çeken ve yayan birer tılsım olarak da kullanılmaya başlanmıştır.

    MJSTORE OLARAK BİZ İSE BUNLARA İLAVE OLARAK,

    ÖZELLİKLE DOĞAL TAŞLARIDA KULLANARAK SEMBOLLER,

    BURÇLAR, DOĞAL VE ŞİFALI TAŞLAR ÜÇLEMESİ İLE

    YAYILAN VE ÇEKİLEN ENERJİYİ DAHA POZİTİF VE YOĞUN HALE GETİRMEYİ

    PLANLAYARAK ÜRÜNLERİMİZİ TASARLAYARAK SİZLERE SUNDUK.

    BU CHARMLAR İÇİNDEN, SİZE EN UYGUNLARINI SEÇİP

    KENDİ KİŞİLİĞİNİZ VE İSTEKLERİNİZ DOĞRULTUSUNDA TAKILAR,

    BU DOĞRULTUDA ENERJİ ÇEMBERİ OLUŞTURMANIZ VE

    SÖK TAK ÖZELLİĞİ SAYESİNDE CHARM KOLEKSİYONUNUZDAN

    GÜNLÜK HAYATTA ANLIK DUYGULARINIZA GÖRE TEKRAR TEKRAR TASARLAYIP

    TAKILARINIZI DEĞİŞTİREEBİLMENİZİ SAĞLAYABİLMEYİ AMAÇLADIK.

    İYİ, MUTLU, BAŞARILI, ŞANSLI VE BOLLUK BEREKET İÇİNDE OLMANIZ DİLEĞİYLE.

    YanıtlaSil