23 Eylül 2013 Pazartesi

Anı yaşamak 5 - Zihin Açıklığı

“Veren el, alan eldir” - Anonim
Bir süredir anı yaşamaktan bahsediyoruz. Anı yaşamak için önce yavaşladık ve akışı kontrol altına aldık. Sonra akışı yaşayabilmek için akışı oluşturan her bir anlar serisine kompartmanlar dedik ve her kompartmanı hakkını vererek yaşamaya çalıştık. Ve kompartmanlar halinde akışta olabilmenin yollarını inceledik. Ancak bana göre sadece bunlar yeterli değil ve sonraki adım zihin berraklığı.
Anadolu kültürümüz bir harikadır ve inanılmaz bilgece söylenmiş ve günlük yaşamda kullanmamıza rağmen bilgeliği ve derinliğinin farkına var(a)madığımız muhteşem deyişlerle bezelidir. Bunlardan birisi de her sabah okula giden çocuğa söylenen “Allah zihin açıklığı versin” sözüdür.
Birçok insan zihin açıklığından kişinin söyleneni kolay algıladığı, öğretileni hemen kaptığı, söyleneni aklı ve gönlü ile dinlediği bir zihinsel hali anlar. Bu doğru ancak genellikle bu sözün derinliğini anlamadan sadece yüzeydeki mesaj ile yetiniliyor. Bir alt detaya inmek için şunu sormak lazım...zihin açıklığını ne sağlar?
Zihin açıklığını ben aklın berraklığı diye tanımlıyorum. Berrak, temiz, saf ve katıksız. Bir alt detaya daha inebilmek için ise şunu soruyorum...aklın berraklığı nasıl sağlanır? Korku, acı, endişe ve kaygı, ulaşılmak istenen berraklığın ve açıklığın önündeki engeldir. Maymun zihin zaten doğası gereği her an fikirden fikre atlar durur ve egodan dolayı genelde olumsuzluklara takılmaya meyillidir. Korkusu olmayan bir insan cesaret penceresinden bakar ve negatifi aklına sokmaz. Sadece fırsat görür. Endişe önlem almak için doğaldır ama panikleyen ve acabalarla yaşayan bir insan nasıl berrak bir zihne sahip olabilir ki? Korku, endişe, acı her zaman bu zıtlıklar dünyasında var olacaktır; önemli olan bunları dönüştürmek ve dış unsurların zihnimizi etkilememesi için çalışmaktır. En önemli işimiz “etkilenmeme sanatını” nefes alır verir gibi kullanmaktır. Bu şekilde hiçbir olumsuz fikrin aklımızda kirli ayaklarıyla yürümesine izin vermeyiz ve zihin berraklığı ve açıklığına sahip oluruz.
Zihin açıklığı neden mi önemli? Temiz ve açık bir zihin, hayatın gitgeli içinde zıtlıklar arasında top gibi giden gelen düşüncelerden yorulmamış ve boğulmamıştır. Bu haliyle de sezgileriyle tüm evrenin ve hayatın bilgisinin kendisine akmasına izin veren boş bir kap gibidir. Almak için önce kabımızı boşaltmalıyız ve boş olan kabı her zaman evren doldurur ve istediğimiz güzelliklerle doldurur. İşte bu yüzden kadim bir sözün dediği gibi “düşüncelerimizden bile sorumluyuz”. Bu yüzden sezgilerimiz bizi evrensel bilgelik ve kozmik bilinçle birleştiren en önemli unsurdur. Zihin berraklığına sahip bir insan bir nevi İlahi bilgeliğe her an wi-fi ile bağlı bir insan gibidir. Her an sisteme bağlıdır ve ilham alır.Kaynak zaten her an oradadır ama biz bağlı değilizdir.  Zihin açıklığı olmayan insan ise bir içme suyu havuzunda yüzen ama korkudan ağzını açmadığı için su içemeyip susuz kalan insan gibidir. Bu gibi bir insan arada bir sanat, aşk, hayaller vs ile arada bir ilahi bilgelik ağına bağlanır ama hemen hattan düşer, çünkü anlık kanallarla hatta bağlanmıştır.
Zihin açıklığı anı yaşamak ve bu hali korumak için çok önemli. Zihni açık bir insan karşısına çıkan sorunlara takılmayacak ve bayırdan akan ve önüne ilk çıkan kayaya takılmayıp çevresinden dolanarak tekrar aşağıya özgürce akan bir su akıntısı gibi her an hayat oyununda akışta olacaktır. Zira sorunları algılama biçimi diğerlerinden değişiktir ve her zaman “nasıl fırsata çeviririm?” mantığı ile engelleri aşar ve hiçbir engele takılmaz. Engel yoktur, deneyim vardır onun için. Bu yüzden de anı yaşar. Bu arada anı yaşamak demek sorunsuz bir ortamda anı yaşamak demek değildir. Zihin açıklığına sahip ve bunu korumasını bilen bir insan her ortamda, her koşulda, herkes ile anı yaşayabilir. Zira o okyanusu kasıp kavuran fırtınanın üstüne çıkmıştır ve bir üstten bakarak zihin açıklığını korur. Bu şekilde de her ortamı, koşulu, insanı olduğu gibi tüm gerçekliği ile görür ve yaşar.
Zihin açıklığı anı yaşayan insanın bunu kalıcı kılabilmesi için elzemdir. Ancak bu şekilde yaşadığı dünyanın bir parçası olur ama onu bir tanık zihniyeti ile etkilenmeden seyreder. Etkilenmemekten kastım ise duygusuz, donuk, garip olmak değil, kendisinin doğal parçası olan duyguları yaşamak ama bunlardan etkilenmemektir.Onlara bağlanmamaktır. Samadhi’de bahsedildiği gibi “gözlenen değil, gözleyen olmak”tır.
Yaşamınızda her an sağlık, mutluluk, huzur dolu yaşayın, sevgi ve barış içinde kalın, ahenkli ve dengeli olun.
Sevgiler,
Kenan
Copyright © 2013  Yayın hakları Kenan Kolday'a aittir, izin alınmadan kullanılamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder