1 Ağustos 2013 Perşembe

Mürşit

“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” - Mustafa Kemal Atatürk
 Öğrenci hazır olduğunda öğretmen gelecektir”- Kybalion
Doğuyor, yaşıyor ve ölüyoruz ve bu döngü öylece devam ediyor. Yaşam nehrinin üstünde öylesine sürükleniyor gidiyor çoğu insan. Çoğu insan bu uzun nehrin coşkulu ve güçlü akışı içinde sandal üstünde kalmaya ve önlerine çıkan taşlara sandalı vurmamaya gayret ederek geçiriyor günlerini. Bundan da keyif alıyor.  Sadece önüne bakıp kürek vuruyor, şarkı söylüyor. Doğan ve batan güneşin altında gidiyor da gidiyor.
Uyanmayı isteyen ve sonra da başaran bazıları ise “neden bu nehirdeyim?”, “nehir nereye akıyor?”, “başka imkanlar var mı? vs gibi acayip soruları sorarak biligi edinmeye ve araştırmaya başlıyorlar. Öğrendiklerini düşünmeye ve irdelemeye başlıyorlar ve de hazmettikçe farklı kapıların içlerinde açıldığını görüyorlar. Tabii bunca düşünsel eforu sandalı sürerken harcıyorlar. Kapılar açıldıkça kişi bildikleri karşısında uygulamaya geçmeyi ve öğrendiklerini hayatının her alanında uygulamaya çalışıyor. Düşe kalka geçen denemeler ile de kalıcılığı sağlıyor. Öğrendikçe de paylaşmak istiyor sonra.
Gurdjieff’in bahsettiği gibi uyanış için her zaman bir ilk dış etki gerekiyor. Bu etki bazen bir büyüğünüzün söylediği özlü söz, yada olumlu/olumsuz bir olay sonrası kişiyi düşünmeye ve tefekküre iten bir olay, rol model bir liderden alınan ilham, bir Afrika yerlisinin “ubuntu” diyerek yaşaması, izlenilen bir sinemada verilen mesajın içinizde yeşerttiği fikirler ve derin duygular, iç mutsuzluklar, kırık bir kalp vs vs...örnekler daha da artırılabilir. Bu ilk etki de bir nevi mürşittir. Hayatın kendisi ve yaşanılanlar en önemli mürşiddir, zira bir yaşadıklarımızdan öğrendikçe gelişiriz. Her verilmeyen sınav farklı versiyonlarda, farklı ortamlarda ve farklı kişiler adı altında tekrar tekrar oynar durur; taki kişi öğrenene kadar. Atılan her bumerang tekrar bize geri gelir. Yani kişinin ille de kendisini geliştirmesi için karşısına kanlı canlı bir insan çıkıp ona ışık olması gerekmez. Hayat kitabının kendisi mürşiddir; tabii ki okuyana ve okuduğunu anlayana ve hatta anladığını uygulamaya geçirene.
20 yüzyıl ile gelişen teknoloji tüm dünyayı bir kasabaya dönüştürdü. Internet devrimi ile elimizdeki imkanlar bilgiye inanılmaz derecede hızlı erişmemizi sağlıyor. Ancak bilgi çöplüğü de fazlasıyla var ve doğru bilgiye ulaşmak 100 yıl öncesi kadar da zor. Herkes standart bilgiye ulaştığından bilgiç kesilip akıl veriyor ve doğruluk nehrinin suları daha da bulanıklaşıyor. Ancak eldeki imkanlar ile artık eskisi gibi bir dağın tepesindeki manastıra gitmeye ve orada bir ustanın dibinde yıllar geçirmeye gerek kalmadan da temel bilgileri almak mümkün. Antik Yunan’da “7 temel bilim” olarak geçen ve herkesin öğrenmesine açık olmayan ve çoğu zaman inisiyatik okullarda okutulan dersler ve hatta fazlası günümüzde artık okullarda veriliyor. Okulda verilmeyenin fazlası internette var. Ama hala bilgelik ne sınavlar, ne dersler, ne de kurslarla verilemiyor. Bilmek-yapmak-olmak üçlemesinde olmak ile paralel olan bilgelik sadece zihinsel hazırlık ve uygulamadan gelen deneyim ile kazanılıyor ve kısa zamanda aktarılamıyor. Yani yapmaktan olmaya geçmek için hala bir mürşide ihtiyaç var. Ama yine de bu mürşidin ille de yanınızda olması gerekmiyor, zira düşünen, kafa yoran ve deneyerek öğrenen, öğrendiğini ileriye götürüp uygulayan insan bilgelik yolunda öğrenebilir. Büyük insanların, bilgelerin,kahramanların hayatları okuyan için inanılmaz bir feyz alma kaynağı...ancak ve ancak okuduklarından feyz alıp uyguladığı sürece.
Herkes yanı başında olan kanlı canlı bir mürşit ile çalışma fırsatı bulamıyor. Çok az insanın sahip olduğu bu imkan özel bir durum. Freud’un el veridi Jung onun fikirlerini ileriye götürmüş. Sokrates Platon’a el vermiş, Platon da Aristo’ya. Thales-Anaksimandros-Anaximenes-Heraklitus hepsi birbirlerini sırasıyla etkileyerek el vermişler. Bu insanların yanı başlarında büyük bir irfan sahibi üstat ile zaman geçirme fırsatları varmış ve onlarda sonradan gelene el vermişler. Bu az rastlanır bir şans ancak 21 yüzyıl insanın feyz alacağı çok fazla bilgi aktarımı bazlı şey var.
Ancak öyle şeyler var ki hayatta işte onlar için ille de mürşit gerekli. Peygamberlerin takipçilerine el vermesi, Kadim Mısır’da Osiris Mabed’lerinde ve Tibet’te üstatların lanularına bir sonraki aşamaya inisiasyon ile el vermesi, Tasavvuf ehlinin çırağına el vermesi...bunlar mutlaka bir yaşayan mürşit ile çalışmayı gerektirir. El vermek basit anlamıyla bilgi aktarımın yanında bilgi ve enerji ustalığı da aktarımıdır. Makro ve mikro kozmos bilgisinin aktarımıdır. Böyle bir noktada mürşit ile yürümemeyi seçen kişi “Star Wars” filminde sembolize edilen “karanlık tarafa” geçme riskini taşır; yani elde ettiği güç kontrolsüz güç olacağından kendine ve başkalarına zarar verebilir ve hükmetmenin de gücünden keyif alıp bir tirana dönüşebilir.
Hayat kitabını okumaktan daha iyi bir mürşit yok bana kalırsa. Hayatın içinde olmak, insanlarla etkileşimde bulunmak ve hatalarımızdan ders almak, onların geri bildirimlerinden yararlanmak, bir inanca sahip olmak, Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi ilim öğrenmek ve akıl süzgecinden geçirmek, sanata hakim olmak, felsefe ve mantık ile hayata dair sorular sormaktan daha güzel bir mürşit olamaz. Şehirde nirvana bu. http://www.naacel.blogspot.co.uk/2013/05/sehirde-kamil-insan-olmak.html
Tüm bunlar yanında insanın yakın çalışabileceği ve feyz alabileceği hatta el alabileceği üstatlar, mürşitler varsa ne ala. Hayat her zaman öğrenme fırsatlarını karşımıza çıkartır...her zaman. Yeter ki görüp fırsatı yakalayabilelim. “Öğrenci hazır olduğunda öğretmen gelecektir” ve yapabileceğimiz en büyük şey “yaşanılan olumlu veya olumsuz her şeye teşekkür etmek, minnet etmek ve O’ndan gelene “eyvallah” diyerek, “ışıklı yolumuza” yolumuza devam etmektir. “Yaradandan ötürü yaradılanı sevmektir”.
Unutmayın “bulanlar hep arayanlardır
Yaşamınızda her an sağlık, mutluluk, huzur dolu yaşayın, sevgi ve barış içinde kalın, ahenkli ve dengeli olun.
Sevgiler,
Kenan
Copyright © 2013  Yayın hakları Kenan Kolday'a aittir, izin alınmadan kullanılamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder