27 Ağustos 2013 Salı

Her günü tatil gibi yaşamak

Yaz çoktan geldi, hatta bitiyor. Yakında okullar açılacak. Ramazan Bayramı’nın bitmesiyle uzun süredir beklenen tatiller yapılıyor. Tatil herkesin ihtiyacı ve birçok insan bunun hayaliyle tüm yıl yaşıyor.
Tatil ne kadar önemli değil mi? Günlük yaşamın koşturmacası içinde hepimiz bir an için işten güçten uzaklaşmak ve sevdiklerimizle zaman geçirip kafamızı dağıtmak için tatil yapmak ihtiyacındayız. Maalesef bir çok insan yoğun iş temposu  ve beklentiler okyanusunda bir hafta tatil yapmadan yıllarca çalışıyor. Bazıları kendine bunu hak bile görmüyor maalesef. Bazıları ise kısıtlı imkanlar sebebiyle düşünemiyor.
Neden tatil bu kadar önemli peki? İnsanlar tatile çıkınca öncelikle sevdikleriyle daha fazla zaman geçirmek için fırsat buluyor. Bunun da ötesinde kendisine zaman ayırabiliyor. Hafta sonu gibi kısa bir zamanda gidip göremedikleri yerlere gitme fırsatını buluyor. Ancak bir çok insan için tatil gündelik hayatın koşturmacasından bir kaçış yolu olarak görüyor. Bu kaçış, yoğun bir iş temposu ile geçen gün sonunda insanın stresini spor yaparak veya erken uyuyarak atmaya çalışmaktan farksız. Bu kaçış ile insanlar gündelik sorunlardan bir an için zihinsel bir kaçış yaşamaya ve dinlenmeye çalışıyorlar.
Neden bir kaçışa ihtiyaç var, NEDEN? Çünkü hayat zor ve temposu yüksek. Talepler kesin ve net. Yük çoğu insan için ağır. Çoğu insan için nefes almaya zaman yok. İnsanlar her gün kolay ve zor, iyi ve kötü, adil olan ve olmayan birçok olay yaşıyorlar. Zıt durum ve haller arasındaki gitgel içinde strese giriyorlar. İnsanı acil durumlardan korumak için var olan bir savunma mekanizması olan stres, hayatın her anında kişiye bir yol arkadaşı olunca insanlar mutsuz oluyorlar. Mutlu olmak için akşam evine ve ailesine gitmeye, dostlarıyla vakit geçirmeye, yılda birkaç hafta kaçıp tatil yapmaya ihtiyaç duyuyor. Bir ara vermeye olan bir ihtiyaç bu. Bu çok normal, ancak normal olmayan şey tüm bu kaçışlara rağmen kalıcı huzur ve mutluluğa sahip olunamaması ve devam eden stres ile gelen etkiye otomatik tepki veren otomatik bir hayat yaşanması.
Tatil bitip gündelik yaşama dönünce geçici mutluluk hali bitiyor. İnsan ruhu evrensel dengeyi kendi içinde bulduğu  bir hayat arar. İnsanlar tembel değildir ama aptal da değildir. Aradıkları onurlu, mutlu ve başarılı bir dengedir. Tatil de bir telafi metodu ama günümüzde tek başına yetmiyor.
Peki sadece hafta sonlarını düşünerek ve tüm yılı bir iki haftalık tatil hayalleriyle yaşamaya mahkum olmadan, HER GÜNÜ TATİL GİBİ YAŞAMAK da mümkün desem ne dersiniz? Tatilin kaçıştan gelen dayanılmaz hafifliğine kapılmadan yaşamak mümkün desem. Tatil hissinin getirdiği mutluluk hissinin geçici olduğunu söylesem. “Bu bir hayal, Bu olamaz” denildiğini duyar gibiyim. “Ya da ne saçmalıyor bu adam!!” denildiğini de. Ancak bu mümkün ve bunu yapmak için ne sarhoş olmaya, ne kafayı bulmaya, ne ilaç almaya ihtiyaç var. Bu kalıcı ve dengeli bir zihin halini yakalamak ve hayatımızın her bir anında başımıza gelen olaylara bilinçli ve farkındalıklı tepki verebilmek ve etkilenmemek ile mümkün. Zor değil ama kolay da değil. Olay sadece mevcut zihinsel tutum ve davranışlarımızın farkına varıp, bilinçli bir hale geçmek ve her anı böyle yaşamak. Çevremizdekilerin, olayların, ve koşulların kuklası olarak yaşamak yerine, özgür irademizle kendimizin ve yaşamımızın kontrolünü ele almak, kendimize ve hayata dair yüksek farkındalığa sahip olmak, hayattaki hedeflerimizi bilip buna göre bilinçli seçimlerle yaşamak, fikrimizde ve zikrimizde dengeli ve ölçülü olmak ve doğa ve evren ile uyumlu yaşamaya geçmekten bahsediyorum. Bu bir dönüşüm, bir metamorfoz. Bir tırtılın kozasına girmesi ve kelebek olarak çıkması hali. Bu tırtıl sürünerek ilerlemek için değil, uçmak için yaratılmış ancak tırtıl iken bunu bilmiyor, bilemiyor ta ki o mucizevi dönüşüm anı tamamlanana dek.
Her günü tatil gibi yaşamak, tatil ile elde edilmeye çalışılan o zihinsel huzur ve dinginlik durumunu kalıcı olarak yakalamak ve hayatın her bir anında onu koruyarak yaşamaktır benim için. Evet bu bir zihin hali ve herkes bunu yapabilir. Bu bir Zen Budist rahibinin “Aum” çekerek meditasyon yaparak yakaladığı bir mistik hissiyat değil. Nirvanadan da bahsetmiyorum ama ona giden yollardan birine işaret ediyorum. Ya da sadece hayattan keyif almamızı sağlayan şeyleri yaparak tüm bir günü ve yılları keyifle geçirmekten de bahsetmiyorum, zira insan kalıcı mutluluğu geçici ve anlık keyif veren şeylerle elde edemez. Kalıcı mutluluk için kalıcı bir olumlu zihinsel tutuma ve bakış açısına sahip olmak gerek.
Her günü tatil gibi yaşamak bir zihin hali. Bir özgürlük hali. Hem bu dünyada yaşamak, hem de ona bağlı olmama hali. Bu mümkün, yeter ki ona ulaşmayı seçin.
Yaşamınızda her an sağlık, mutluluk, huzur dolu yaşayın, sevgi ve barış içinde kalın, ahenkli ve dengeli olun.
Sevgiler,
Kenan
Copyright © 2013  Yayın hakları Kenan Kolday'a aittir, izin alınmadan kullanılamaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder