24 Mayıs 2013 Cuma

İnsanın Uyumlu ve Dengeli Gelişimi

İnsan denince akla genellikle etten kemikten, yaşayan ve nefes alan, hayvandan farklı olarak bir düşünme kapasitesine sahip ve bu yetisini içinde yaşadığı ortama hakim olmak için çözümler üreterek kullanan, içinde bir Ruh barındıran Tanrı’nın bir yaratımı gelir. Başta dinimiz olmak üzere tüm Semavi Dinler ve kutsal kitapsız öğretiler insanın dualist maddi ve manevi yönünden bahseder. Bu dünyayı bir öğrenme yeri olarak tasvir ederler. Öğrenmek için önce cehaletten çıkmak gerekir ve bu da farkındalık ile olur. Cehaletten çıkan insan ise, bilmek-yapmak-olmak yolunda kendince ilerleyerek bu “Hayat Okulu”nda öğrenmesi gereken dersleri öğrenir. Bilmek-yapmak-olmak yolu uzun ve zahmetli bir yoldur ve kendi tavşan deliğimizdir. Tavşan Deliğinde ne kadar derine inmek istediğimiz kendimize bağlıdır. Değerlerimiz, hayallerimiz, hayat amacımız ne kadar derine inmek istediğimizi belirler.
Cehalet ne kadar da güzel ve tatlıdır. Sorumluluğu yoktur. Bilmemek sorumlu olmamayı da yanında getirir. Ve bilmemekten ötürü ne kaçırdığının farkında olmadan yaşayan milyarlarca insan vardır.Fakat bir kere bilmek aşamasına geçildi mi, artık sorumluluk da başlar. Bu, ilerlemek ve paylaşmanın sorumluluğudur.
Uyanan insanın bu uzun gelişim/tekamül yolu insanın ancak kendinden mutlu ve tatmin olması ile sürdürülebilir olur. Bu mutlu ve tatmin olma hali ise insanın ancak 4 temel yönü ele alınarak sağlanabilir. Şimdi bu 4 temel yönü biraz açalım. İnsan denince hemen akla fiziksel beden ile ruhun uyumlu birlikteliği gelir. Ancak yukarıdaki ilk paragrafta bahsettiğim gibi, insan düşünen bir hayvan olmasından dolayı bir entelektüel yana da sahiptir. Buraya kadar insandaki 3 unsurdan bahsettik; beden-akıl-ruh. Beden insanın genetik ve fiziksel yapısını, akıl entelektüel yanını ve ruh da geldiği İlahiliğini yansıtır. Ancak insanın bir de duyguları  vardır ki hayatımızdaki önemi sebebiyle ayrıca incelemek istiyorum. İnsan ancak bu 4 temel alanlarda eyleme geçer ve gelişim sağlarsa, tam ve bütün olmayı başarır. Ancak o zaman sürdürülebilir bir başarı için gerekli iç huzur, mutluluk ve tatmine kavuşur ve yoluna devam edebilir.
Beden-duygular-akıl-ruh insanı oluşturan temel unsurlardır. Sezgileri ruhun bir parçası ve onun bir sesi olarak görmek ve ruhsal yönün altında ele almak mantıklı olur. Bunun yanında bu 4’lü içinde insanın içinde ve etkileşimde bulunduğu sosyal yaşamı da ele almazsak, insanı bireysel ve münzevi bir yapıya sokarız. Bu yüzden sosyal unsuru da duygusal alanın içinde ele almak iyi olur.
Tekrar etmek gerekirse, insan bu 4 temel alanda dengeli ve uyumlu, birbirini besleyen bir gelişme sağlarsa kendi içsel gücünü harekete geçirebilir ve sürdürebilir bir gelişmeyi yakalar. Peki her bir alanda neler yapılabilir? Bunun cevabı kişiden kişiye değişir, zira herkesin kendine özgü biricik, özgün ve zengin bir karakteri, iç dünyası, koşulları, amaçları ve karması vardır. Ancak standart bir cevap vermek gerekirse aşağıdakiler söylenebilir...
·         BEDEN – sağlık, beslenme, fiziksel güç ve dayanıklılık, iş ve kariyer, nefs, vs vs...
·         DUYGULAR – sosyal ilişkiler, iş ilişkileri, sanat, iletişim becerileri,
·         ZİHİN – kişisel gelişim, felsefe ve entelektüel gelişim, okumak ve öğrenmek, kendini gözlemlemek, vs vs
·         RUH – yardım etmek, insanların hayatlarına olumlu katkıda bulunmak, eğitim, içsel yolculuk, sezgileri, vs vs...
Her bir alan için farklı örnekler verilebilir ancak her insanın hayat amaçları onun bu 4 temel alandaki alt başlıklarını etkiler. Bugün hayallerinizi gerçekleştirme gücüne sahip bir insan olduğunuzu hatırlayarak işe başlayın. Siz özgün, eşsiz ve biriciksiniz. Gerçekten olanaksızsınız. Yeter ki niyet-gayret-kısmet edin. Nasıl bir hayat yaşamak istediğinizi bu 4 temel alan ışığında düşünün ve yazın. Sonra 4 temel alanın her birinde hayallerinizi ve hayat amacınızı yazın. Her bir kalem için kısa ve uzun vadeli aksiyonlar çıkarın ki bunları hayata geçirebilmek mümkün olsun. Unutmayın, her şeyi aynı anda yapamazsınız ve zamana ihtiyacınız var. Bu fizik planında niyetin sonuca ulaşması için “Gebelik Yasası” gereği bir zaman gereklidir. Ne ekerseniz onu biçersiniz, ama bu hasat zamanı sizin istediğiniz an değil, sizin hazır olduğunuz ve Allah’ın “kısmet” ile betimlediğimiz takdirine göre olur.
Bir şey istiyorsanız, onu gerçekleştirme potansiyeliniz olduğu içindir. Bu potansiyelin kinetiğe, yani fikrin eyleme dönüşmesi için de çaba, azim ve sebat gereklidir.
Sağlık, mutluluk, huzur dolu yaşayın, sevgi ve barış içinde kalın.
Kenan Kolday

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder